TEVBE ETMEK FARZDIR İstiğfar Estağfirullah ve etûbu ileyh
Arkadaşlar Çok Önemli Bir Duyuru Yapmak İstiyorum. Video öncesi ve sonrasında reklamlar çıkıyor. Bu çıkan reklamlar ülkeye göre içeriyi değişiyor. İslami usullere göre uygun olmayan ve haram olan reklamlar varmış ( banka. Kredi vs). Ben görmedim ama duydum. Ben yayınlanan hiç bir reklamın mesuliyetini kabul etmiyorum. Bu appi tavsiye ediyorum. Bunu ekleyince bütün reklamlar iptal oluyor ve gönül rahatlığı ile rukyenizi dinleyebilirsiniz.
Link bu hepiniz ekleyin hem cep telefonlarınıza hem bilgisayarlarınıza
https://adblockplus.org/en/edge
Estağfirullah ve etûbu ileyh
Allah’a istiğfar eder, beni affetmesini isterim
İstiğfar: ‘Estağfirullâh el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hü-ve’l-Hayyü’l-Kayyûmü ve etûbü ileyh
TEVBE ETMEK FARZDIR
Her Müslüman sabah akşam tevbe ve istiğfâra devâm etmelidir. “Ey îmân edenler, Allâh’a nasûh (gayet ciddi) tevbe ediniz” meâlindeki Tahrîm sûresinin 8. âyet-i kerimesiyle tevbe farz kılınmıştır.
Tevbe: Kusûruna, günahlarına kalbiyle pişman olup bir daha yapmamaya azmetmektir.
İstiğfar: ‘Estağfirullâh el-azîm ellezî lâ ilâhe illâ hü-ve’l-Hayyü’l-Kayyûmü ve etûbü ileyh’ diyerek Allah’tan günahının bağışlanmasını niyâz etmektir.
Kulda şu üç şey bulunduğunda hakîkî tevbe etmiş olur:
Birincisi; işlediği günahın zararının, dünyada ve âhirette sevip arzu ettiği her şeye perde olduğunu bilmek.
İkincisi; işlediği günahlardan dolayı kalbinde elem, acı hissetmek.
Üçüncüsü, böyle günahları terk etmeye azmettikten sonra hemen o günâha karşılık olacak iyilikler yaparak günahlar sebebi ile kaçırdığı hayırları tedarik etmeye, kazanmaya gayret etmek. Yoksa kalbi gâfil olup günahına da pişman olmadan sırf dili ile tevbe ve istiğfârın faydası olmaz. Ancak âhirete inanan ve günahların âhirette zarar vereceğine tam îmân edenlerin tevbesi makbul olur.
İmâm-ı Âzam (rah.), vasiyetnâmesinde istiğfarı tavsiye etmiş ve akşam sabah seyyidü’l-istiğfar okumanın cennete girmeye vesîle olduğunu rivâyet etmiştir. (Şerhu Dürri Yekta)
Seyyidü’l-İstiğfâr: “Allâhümme ente’l-Melikü’l-Hayyüllezî lâ ilâhe illâ ente. Ente Rabbî, halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va’dike mesteta’tü eûzü bike min şerri mâ sana’tü, ebûü leke bini’metike aleyye ve ebûü bizenbî, fağfirlî zünûbî, feinneke lâ yağfiru’z-zünûbe illâ ente.”
[Manası: Allâh’ım sensin senden başka ilah olmayan Melik ve Hay. Sensin Rabbim, beni yarattın, ben senin kulunum. Gücümün yettiği kadar (ezeldeki) ahdin ve va‘din üzerindeyim. Yaptığım (günahların) şerrinden sana sığınırım. Benim üzerimdeki nimetlerini ikrâr ve günahlarımı itiraf ederim. Beni mağfiret buyur, muhakkak günahları ancak sen mağfiret edersin.]