Seher Vakti Duaların Kabulü ve Seher Vaktinin Önemi, Seher Vakti Ne Zamandır ? | Kayıp Dualar
Kanalımıza ABONE OLUN ? https://goo.gl/yDnyXI ?
Web Sitemizi Ziyaret Edin ? https://goo.gl/kBbPK4 ?
Facebook Sayfamızı Beğenin ? https://goo.gl/ppqIPP ?
Seher Vakti Duaların Kabulü ve Seher Vaktinin Önemi, Seher Vakti Ne Zamandır ?
Seher vakti, fecri kazip (yalancı fecir) dediğimiz gökyüzünde bir kızıllık hasıl olur. Bundan sonra bir beyazlık olur ki, buna fecr-i sadık denir. Bu fecr- i sadık yani doğru fecir zamanında sabah namazı vakti başlar. İşte seher denilen vakit, bu doğru fecir zamanından biraz evvelki zamandır. Yani imsaktan biraz önceki vakittir.
Bazı alimler de gecenin altıda biridir, demiştir. Yani akşam namazı ile imsak vakti arasında kaç saat varsa altıya bölünür ve seher vakti bulunur. Mesela akşam 17.30’da, imsak da 5.30’da oluyorsa, gecenin tamamı 12 saat demektir. Bunun altıda biri 2 saat eder. 5.30’dan çıkarılınca 3.30 kalır. Saat 3.30’dan saat 5.30’a kadar seher vakti demektir. Yaz ve kış bu vakit azalıp çoğalır.
Seher vaktinde uyananlar, namaz ve duâ ile Allah’a sığınanlar, tövbe ve istiğfar ederek gözyaşı dökenler Kur’ân’da takdir edilmiştir.
Çünkü bu vakitte ihlâs daha fazla yaşanır, riya daha az ibadetlerimizle uğraşır, Allah korkusu içimizde zirvededir, Allah’tan daha fazla umarız.
Bir âyette,
“Allah’ın rızası ve cennet nimetleri sabredenlerin, doğruluktan şaşmayanların, huzurda boyun bükenlerin, hayra harcayanların ve seher vakitlerinde istiğfar edip yalvaranlarındır.” (Âl-i İmrân, 3/17)
buyuran Cenâb-ı Hak bir diğer âyette;
“Şüphesiz ki takva sahipleri Rablerinin kendilerine verdiği sevabı almış olarak cennet bahçelerinde ve pınar başlarında bulunacaklardır. Çünkü onlar bundan önce iyilik yapıyorlardı. Onlar geceleyin pek az uyurlardı. Onlar seher vakitlerinde Allah’tan bağışlanma dilerlerdi.” (Zâriyât, 51/15-18) buyurur.
Peygamber Efendimiz (asm), seher vaktinde bizi çok yakından ilgilendiren bir yüksek takdiri şöyle bildirmiştir:
“Allah Tebâreke ve Teâlâ, her gece, gecenin son üçte biri kalınca dünya semasına iner ve şöyle buyurur: Mülkün sahibi benim! Kim ki bana duâ ederse, ona cevap veririm. Kim ki benden isterse ona veririm. Kim ki bana istiğfar ederse onu bağışlarım. Tan yeri ağarıncaya kadar bu böylece devam eder.” (Tirmizî, Namaz, 326)